Beklentilerimiz ve Trading Psikolojisi

Trader’ların psikolojilerini iyi yönetmeleri gerektiğini her yerde duymuş, okumuşsunuzdur. Peki psikolojiyi yönetmek ne demektir ve bir trader’ın psikolojisini yönetmedeki en büyük düşmanı nedir, gelin bu konuya yakından bakalım.

Trading psikolojisini anlamak için önce insan beynini anlamak gerekir. İnsan beyni belirsizlikle baş etmek üzere gelişmemiştir. Biz günlük hayatlarımızda daha çok sonucu belirli olaylarla uğraşır, çıktıları ve sonuçları belli işler yaparız. Bu eskiden beri böyledir. Modern zamanlara baktığımızda her sabah kalkıp işe gitmek, çalışmak, alışveriş yapmak, araba sürmek, yemek yemek, TV izlemek vb. karşılığında ne alacağımızı iyi bildiğimiz işler yaparız.

Ancak piyasalar yukarıdakiler gibi sonucu belli olaylar silsilesi değildir. Finansal piyasalar alabildiğine belirsizdir ve kesinlikler değil; olasılıklar dünyasıdır. Piyasalarda mutlak doğru veya yanlış yoktur; piyasalar anlam veremeyeceğimiz kadar uzun süre irrasyonel kalabilirler. Ayrıca insan beyni trade etmek için evrimleşmemiştir (ya da yaratılmamıştır). O, daha çok sonucu belirli işlerle (sebep-sonuç ilişkileriyle) haşır neşir olmakta ustadır. Hal böyle olunca trading psikolojisi konusunda eğitilmemiş bir insan beyninin durumu kavraması ve adapte olması çok güç olmaktadır. Biz de piyasaların yarattığı bu belirsizliğin üstesinden gelebilmek için işlemlerimize bazı duygular ve beklentiler atfederiz. İşler tam da bu noktada karışmaktadır.

Bir işlemin sonucuna ne kadar önem atfederseniz, o işlemde hata yapma ihtimaliniz o kadar artar.

İçsel Diyaloglar

Bu sorunu nasıl çözebiliriz, yardımcı olabilecek birkaç tavsiye paylaşayım. Bir işleme girerken kendi kendimize yaptığımız konuşmalara dikkatimizi vermemiz gerekiyor. Bu işlemden ne bekliyoruz, işlem sonucunun bizim için anlamı nedir, hayatımızda ne gibi etkileri olacak, egomuz nasıl etkilenecek?

Gereğinden fazla beklenti ve duygusal ilişkilendirme, olayı kişisel hale sokacağından zarar verici olacaktır. Artık sadece paranız değil, kişisel imajınız da risk altındadır.

Beklentilere birkaç örnek vereyim. Bazıları tanıdık gelecektir:

“Zaten üst üste 3 işlemi kaybettim, bu sefer mutlaka kazanmalıyım.”

“Fiyat çok yükseldi, buradan kesin döner”

“Daha nereye kadar düşecek, dibi gördü”

“Bu formasyonun hedefi şurası, o fiyata gelmeden satmam”

“Bu işlemden kazandığım parayla telefon/araba/ev alacağım”

“Moralim bozuk, biraz para kazanayım da keyfim yerine gelsin”

Örnekler çoğaltılabilir, ana fikir anlaşılmıştır diye tahmin ediyorum. Örneklerini saydığım bu beklentiler karşılanmadığında -ki piyasanın beklentilerinizi karşılamak gibi bir görevi yoktur- öfke, üzüntü, rövanş duygusu trader’ı daha çok hata yapmaya sürükler. İlkel beyniniz tehlike anında savaş ya da kaç refleksi göstereceğinden, beklentileriniz tehlikeye düştüğünde ya vazgeçeceksiniz, ya da piyasanın beklenti tuzağına düşerek duygularınızın esiri olmuş halde hatalı kararlar vermeye başlayacaksınız. (Bkz: Overtrading)

Burada bir not düşeyim: Hedef sahibi olmak iyi bir şeydir ve başarmanın ilk adımı açık ve iyi tanımlanmış bir hedefe sahip olmaktır. Ancak bir trader’ın hedefleri sonuç bazlı değil, süreç bazlı olmalıdır. Trader “Şu kadar işlem sonunda şu kadar para kazanacağım” değil, “Şu setup oluştuğunda şöyle şöyle trade edeceğim ve en fazla şu kadar para kaybetmeyi göze alıyorum” şeklinde olmalıdır. Belli bir miktar para kazanmayı hedef haline getirmek yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Onun yerine sisteminizi harfiyen uygulamayı hedef haline getirmeli ve her gün buna odaklanmalısınız. Bazı günler sistemi uyguladığınız için para kaybedersiniz, bazı günler kazanabileceğinizden daha az kazanırsınız ama uzun vadede mutlaka kazançlı çıkarsınız.

Son söz: Piyasa sizin kim olduğunuzla, nasıl hissettiğinizle, hedeflerinizle ve hayallerinizle ilgilenmez. Trading beklentiler değil, olasılıklar oyunudur.

Beklentilerimiz ve Trading Psikolojisi yazısı ilk önce Pratik Teknik Analiz üzerinde ortaya çıktı.

​ 

Çok Okunanlar

- REKLAM - spot_img

Bunlara da gözat...